Akran Zorbalığının Mülteci Çocuklar Üzerindeki Etkisi

Mülteci çocukların öğrenim yaşamını olumsuz etkileyen temel faktörlerden birinin dil sorunu diğerinin ise okulda yaşadığı duygusal, davranışsal ve bilişsel sorunlar olduğu ifade edilmektedir. Öğrenciler bu tarz yaşantılar sonucu değersiz ve kabul edilmez olduklarını düşünerek başarmaya yönelik bir çaba gösterme yerine kendilerini çevrelerinden soyutlama yoluna giderler.

Göç oldukça fazla stres unsuru içeren bir yaşam deneyimidir. Stres ise var olan dengenin bozulmasına bireyin verdiği psikolojik tepkidir (Şahin, 2014). İç savaş neticesinde gerçekleşen göçlerin sıkıntılarını en yoğun ve acı bir şekilde deneyimleyen kesim, çocuklar olmaktadır. Göç süreci özellikle çocuklarda travma sonrası stres bozukluğu, depresyon, kaygı, öfke, suçluluk, kâbus görme, agresif davranışlar sergileme, hafıza ve bellek problemleri, yalnızlık gibi sorunlara neden olabilir. Bu durum çocukların sosyal ve eğitimsel uyumlarını ve başarılarını etkilemektedir (Karoly & Gonzalez, 2011).

Geldiği toplumun kültürü, etnik yapı, dil, din, düşünce gibi nedenlerden dolayı ayrıma maruz kalan çocuklar topluma adapte olamamakta , geldiği topluma yabancılaşma hissetmektedirler. Savaştan, çatışmalardan ve çeşitli ihmal istismardan kaçan çocuklar psikolojik problemler, akademik başarısızlık, antisosyal davranışlar ve çeşitli travmalar yaşamaktadırlar. (Athey & Ahearn, 1991). Maalesef mülteci aileler, savaş, çatışma ve göç sürecinde yaşadıkları travmalardan dolayı çocuklarına destek olamamakta bu nedenle çocuklar travma sürecinde bütün sorunlarla kendileri baş etmek zorunda kalmaktadırlar.

Akran Zorbalığı
Akran zorbalığı önceleri, bir grup öğrencinin kendi isteklerini yerine getirmeyen bir başka öğrenciye yönelik yaptıkları fiziksel şiddet olarak tanımlansa da artık zorbalığı tanımlamada bazı farklı boyutlar vurgulanıyor. Günümüzde zorbalık bir öğrenciye/öğrencilere yöneltilen, içinde neden olmayan, zorba ve kurban arasında güç dengesizliğinin olduğu, tekrarlayıcı nitelikte bir tür saldırganlık olarak tanımlanıyor. Zorbalık genellikle şiddetle veya saldırganlıkla karıştırılıyor.  Zorbalıkla şiddet, fiziksel olarak ortaya çıktıklarında birbirine benzemekle birlikte zorbalığın, kurbanla zorba arasındaki güç dengesizliğini gerektirmesi ve tekrarlı olması gibi ayırt edici özellikleri açısından zorbalık ve şiddet birbirlerinden tamamen ayrılıyor(Totan,2007).

Zorbalığa maruz kalmak çocukların okullarında devamsızlık yapmalarına, eğitimlerini yarıda bırakmalarına ya da okul ortamında tedirgin hissederek öğrenme ortamından uzaklaşmalarına ve iletişimden kaçınarak sosyal çevre ile bağlarını koparmasına sebebiyet vermektedir . Nitekim yapılan bazı araştırmalarda akran zorbalığı yaşayan kişilerin depresyon, anksiyete gibi psikolojik problemler yaşadıkları, intihar eğilimlerinin yüksek ve benlik saygılarının düşük olduğu tespit edilmiştir. Bu durum, mülteci çocuklar açısından kayıp nesillerin ortaya çıkmasına, uyum ve toplumla bütünleşme noktalarında pek çok başka probleme de (Çocuk işçiliği, suça sürüklenme, çeteleşme, insan ticareti mağduru olma, madde bağımlısı olma, organ kaçakçılığı kurbanı olma, ihmal-istismar, çocuk yaşta evlilikler, akran zorbalığı gibi) yol açabilir(Altındaş,2018).

Çocukların hissettikleri yalnızlık duygusunun ortak yaşam tahayyülüne ciddi bir darbe vurabileceği ve çatışmalara neden olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Mülteci çocukların aileleri ve eğitim sistemi onları koruyup destekledikleri zaman çocukların bu durumlarla baş etme yetenekleri gelişmektedir(Kardeş,2018).

Okul Yöneticileri ve Öğretmenler Zorbalığı Önlemek Adına Neler Yapabilir?
Okul, mülteci çocuklarla içinde yaşamaya başladıkları yeni toplum arasında bir köprü görevi görür. Çocuklara geldikleri kültürü tanıtan, yeni toplumsal yaşama adapte olmalarını sağlayan, akademik becerilerini geliştiren, sosyal beceriler kazandıran ve sosyal duygusal gelişime katkıda bulunan kurum, okuldur. (Schachner, 2017).

Kayıp ve travmalarla başa çıkmaya çalışan çocukların okuldaki akademik çalışmalarına yoğunlaşabilmeleri için öncelikle psikolojik destek almalarına ihtiyaçları vardır. Bu sebeple öğretmenlerin ve okul yöneticilerinin bu konuda farkındalık sahibi olmaları ve mülteci çocukların zorbalığın herhangi bir türünü deneyimlemelerine asla fırsat vermemeleri gerekir. (Taylor, 2004; Solgun ve Durat, 2017). Zira çocuk okulda güvenli bir ortamda bulunduğunu düşündüğü zaman onun yaşam kalitesi ve memnuniyeti de bu durumdan pozitif etkilenecektir.

Öğretmenlerin ve okul yöneticilerinin mülteci öğrencilerin toplumsal uyumunu sağlayabilmek için güvenli bir okul ve sınıf ortamı oluşturmaları gerekir. Mülteci çocukların okulda karşılaştıkları her türlü zorbalık ve ayrımcılıkla mücadele etmelidirler. Sınıflarında Suriyeli çocuklar olan öğretmenlere, sınıflarında toplumsal uyumla ilgili sorunları nasıl çözecekleri ve sıkıntı çekmekte olan çocukların eğitimini nasıl destekleyeceklerine dair özel eğitim verilmesi, bu problemlerin hafifletilmesine yardımcı olabilir. Zira yapılan bazı çalışmalarda bu konularda öğretmenlere verilen eğitiminin olumlu çıktıları olduğu görülmektedir (Altındaş,2018). Uygulamaya yönelik önerileri maddeler halinde şu şekilde sıralamak mümkündür;

  • Mülteci çocukların okullara uyum sağlama sürecinde en kritik rol okul yöneticilerine aittir. Okullardaki öğretmen ve idarecilere mülteci eğitimiyle ilgili uygulamalı eğitim verilebilir.
  • Mülteci çocuk ve gençlere eğitim veren öğretmenlerin hem eğitsel hem de sosyo-kültürel anlamda yeterliklerinin artırılmasını kolaylaştırıcı çalışmalar yapılabilir.
  • Psiko-sosyal destek imkânları artırılıp yaygınlaştırılabilir; bu hizmetlerin meslek elemanları aracılığıyla sunulmasına azami dikkat gösterilebilir. Mülteci ve Türk akranların bir arada ahenk içinde yaşamlarını sürdürebilmeleri amacıyla her iki grubun okullarında ayrımcılık karşıtı bir bilinç uyandırma ve uyum içinde bir arada yaşama konularında içerik ve etkinlikler oluşturulabilir.
  • Okullarda kaynaşmayı sağlayıcı sosyo-kültürel etkinliklere daha fazla yer verilebilir.
  • Tüm öğretmenler mültecilere yönelik psikososyal destek konusunda daha fazla uygulamalı eğitim alabilir. Okullarda zorbalığın engellenmesine yönelik kampanyalar düzenlenebilir ve okullar mülteci öğrencilerin kendilerini güvende hissedecekleri mekanlar haline gelmesi sağlanabilir.
  • Türkçe öğrenebilmenin önündeki engellerin ortadan kaldırılabilmesi için ev içi ortamda çocuklarda iki dilliliğinin oluşturulması için aileler desteklenebilir.
  • Türkiyeli ve Mülteci çocukların birlikte katılabileceği çeşitli ders dışı etkinlikler düzenlenebilir, Türk akranları ile etkileşimle dil öğrenme ve kaynaşma fırsatları oluşturulabilir.
  • Çevirmenlerin yer aldığı aile toplantılarında ebeveynlerin Türk eğitim sistemini daha iyi anlamaları ve adapte olmaları sağlanabilir.
  • Okul personeli ile birlikte yerel yönetim çalışanları çeşitli sosyal etkinliklerle mülteci çocukların izole olmasını engelleyebilir ve okul çevresine uyum sağlamaları kolaylaştırılabilir.
  • Türk eğitim sisteminde yer alan derslerin öğretim programlarına ötekileştirme ve şiddeti engelleyecek, çocuklar arasında sağlıklı ilişkilerin kurulmasını kılavuzluk edecek ortak temalar konulabilir.

Süreyya KÖROĞLU
Psikolojik Danışman
Erciyes Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik  bölümünden mezun olan Süreyya Köroğlu, sivil toplum alanındaki gönüllü çalışmalardan sonra Mülteciler Derneği’nde çalışmaya başlamıştır.

Kaynakça:

  • Altındaş,M.E.(2018). DKAB Öğretmenlerine Göre Suriyeli Çocukların Devlet Okullarında Karşılaştıkları Sorunlar (Nitel Bir Araştırma).dergipark.
  • Athey, J.L., & Ahearn, F.L. (1991). The mental health of refugee children: An overview. In J.L. Athey & F.L. Ahearn (Eds.), Refugee Children: Theory, Research And Services, inside (pp.1-19). Baltimore: John Hopkins University Press.
  • Kardeş,S.(2018). Mülteci çocukların psikososyal gelişimine yönelik program uyarlanması.
  • http://openaccess.hacettepe.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11655/5272/TEZ%20SON%20HAL%C4%B0%20%28Enstit%C3%BC%20kopyas%C4%B1%29-converted%20%282%29.pdf?sequence=1&isAllowed=y
  • Karoly, L. A., & Gonzalez, G. C. (2011). Early care and education for children in immigrant families. The Future of Children, 21(1), 71-101
  • Schachner, M. K. (2017). From equality and inclusion to cultural pluralism– evolution and effects of cultural diversity perspectives in schools. European Journal of Developmental Psychology, 3(2), 1- 17. DOI: 10.1080/17405629.2017.1326378.
  • Solgun, C. & Durat, G., (2017). Göç ve ruh sağlığı. Journal of Human Rhythm, 3(3), 137-144
  • Şahin, N. H. (2014). Stres ve stres yönetimi. Örgütsel davranış (2.Baskı). İstanbul : Beta Yayınları.
  • Tarık Totan, Okullarda Zorbalığı Önlemede Eğitimcilere ve Ebeveynlere Öneriler https://www.academia.edu/7186600/Okulda_zorbal%C4%B1%C4%9F%C4%B1_%C3%B6nlemede_e%C4%9Fitimcilere_ve_ebeveynlere_%C3%B6neriler
  • Taylor, J. (2004). Refugees and social exclusion: What the literature says. Migration Action, 26(2), 16-31.
  • https://www.egitimpedia.com/akran-zorbaligini-onlemek-icin-5-oneri/
  • https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/307113