15 Mart Dünya Sosyal Hizmet Günü

2022 Teması: “Yeni Bir Eko-Sosyal Dünyayı Birlikte İnşa Etmek: Kimseyi Geride Bırakma” 

Dünya Sosyal Hizmet Günü kutlama adımları ilk olarak 2004 yılında Uluslararası Sosyal Hizmet Uzmanları Federasyonu (IFSW) kurul üyeleri tarafından atılmış olup ilk defa 2007 yılında ‘’Sosyal Hizmet: Farklı Bir Dünya Yaratmak’’ teması ile kutlanmıştır. Daha sonra ise 2008 yılında her mart ayının üçüncü salı günü kutlanmasına IFSW Genel Toplantısında karar verilmiştir. Böylelikle her yıl farklı ve dikkat çeken temalarla, özellikle sosyal hizmet mesleğinin toplum üzerindeki etkilerine dair farkındalık oluşturarak kutlanmaya devam edilmiştir.

Günü kutlamanın asıl amacı ise farklı ülkelerin etkileşimleriyle dünya çapındaki genel problemlerin farkına varmak ve bu problemlerin ortadan kalkmasına katkı sağlamak, sosyal hizmet mesleğinin dünya genelinde görünürlüğünü arttırmak, toplumlardaki dezavantajlı gruplarla birebir çalışan bu mesleği daha güçlü hale getirmek gibi sosyal hizmet mesleğinin varlığını ortaya koyacak etkinlikleri oluşturmaktır.

Geçtiğimiz yıllarda hayatımıza çok fazla zorunlu değişiklikler katan pandemi sebebiyle günün temaları buna yönelik oluşturulmuştur. 2021 yılında “Ubuntu: Ben, Biz Olduğumuzda Benim: Toplumsal Dayanışmanın ve Küresel Bağlılığın Güçlendirilmesi” teması ile toplum içindeki ve toplumlar arası dayanışmanın bireyler ve geniş topluluklar üzerindeki etkilerine değinilmiş ve bu konular hakkında etkinlikler düzenlenmiştir. 

Bu yılın teması ise “Yeni Bir Eko-Sosyal Dünyayı Birlikte İnşa Etmek: Kimseyi Geride Bırakma” olmuştur. Temada bahsedilen eko-sosyal dünya kavramının sosyal hizmet bağlamında; bütün olarak sürdürülebilir kalkınmanın sosyal yönüne değinmektedir. Yaşanan pandemiyle birlikte, temelinde insan ve doğa sömürüsü bulunan dünya sisteminin olumsuz yönlerinin ne kadar fazla olduğu ortaya çıkmıştır. Var olan bu sistemin normal olan olarak kabul edilmesinin artık mümkün olmadığı düşüncesi bazı bilim insanları, aktivistler ve Birleşmiş Milleteler üyesi olan kuruluşlar tarafından savunulmaktadır.

Pandeminin hayatımıza girmesiyle birlikte daha uygun daha farklı bir dünya için yeni bir ekonomik ve toplumsal sisteme geçiş talebinde bulunan bazı kurul ve kuruluşlar, bildiriler ve açık mektuplar yayınlamışlardır. Bu bildiri ve açık mektuplar içinde sosyal hizmet ile yakından alakalı olan noktalar ise şunlardır:

1- Uluslararası Ekonomik Küçülme Hareketi
Geçtiğimiz yıl dünya ülkeleri liderlerine yönelik açık bir mektup yayınlamış olup bu mektupta önceliklilerin batmakta olan şirketler değil, insanlar ve doğa olduğu bildirisinde bulunulmuştur. Bildirinin diğer önemli noktaları ise şöyledir: bakım gerektiren işlerin daha çok öne çıkarılması ve kriz esnasında önemli olduğu kanıtlanmış mesleklere gerekli değerin verilmesi; yemek, barınma ve eğitim hakkı gibi temel insani gereksinimlerin  herkes için güvence altına alınması, toplumdaki bütün insanların hayatlarını etkileyen kararlara katılabilmesi, toplumda ötekileştirilmiş grupların/kişilerin katılımının arttırılması, feminist ilkelerin siyasete ve ekonomik sisteme eklenmesi gibi önemli noktalara değinilmiştir.

2- UNRISD’den Yeni Bir Eko-Sosyal Sözleşme
UNRISD (Birleşmiş Milletler Sosyal Kalkınma Araştırma Enstitüsü)‘nin yayınladığı sözleşmedeki önemli noktalar ise şöyledir: diğer sosyal sözleşmelerde kadınlar, kayıt dışı çalışanlar, etnik, ırksal ve dini azınlıktaki kişiler, göçmenler ve LGBTQIA+ bireyler gibi dışlanan kişiler de dahil olmak üzere herkesin insan haklarından yararlanmasının güvence altına alınması, sosyal içermeyi ve toplumsal eşitliği geliştirmek için ekonomileri ve toplumları dönüştürmemiz gerektiğine dair ortak bir noktaya varılması; üretme ve üreme faaliyetlerinin kadınlar, erkekler ve farklı diğer cinsiyetler tarafından eşit olarak paylaşıldığı ve cinsel yönelimlere ve cinsiyet kimliğinin ifadelerine eşit saygı gösterildiği ve eşit hakların verildiği bir toplumsal cinsiyet adaleti sözleşmesi ile örtüşmesi gibi önemli noktalardır.

Bu yayınlanan bildiriler daha yaşanılabilir bir toplum ve doğa ile uyumlu bir hayatın nasıl inşa edilebileceğine dair sağlam bir görüş sunmaktadır. Yapılması gereken, mevcut sistemin düzeltilmesi değil, yeni bir toplumsal örgütlenme başlatmak veya buna sürekli bir geçiş sağlamaktır. Yaşanması gereken bu geçiş ile gerçekleşecek olan değişim ve dönüşüm hayatın her alanında kendini göstermeye çalışırken sosyal hizmet mesleğinin bu süreçlerin tam merkezinde yer alması gerekmektedir.

Ebru ÖCEL
Stajyer Sosyal Çalışmacı / Çocuk Koruma Birimi