Suriye’deki iç karışıklıkların ardından ailesiyle birlikte Türkiye’ye sığınan El Ruh, bir kadın olarak kendini daha yetenekli ve güçlü hissettiğinde, maruz kaldığı şiddete hayır demek üzere ayağa kalkar ve daha iyi bir gelecek için çocuklarıyla birlikte yepyeni bir mücadeleye girişir.
Üç çocuğu olan El Ruh’un, Suriye’deki yaşantısından bu yana eşiyle olan anlaşmazlıkları sürmektedir. El Ruh’un eşi, ailesinin günlük ihtiyacını karşılamak için dahi çalışmak istememekte ve bununla kalmayıp sürekli olarak El Ruh üzerinde baskı kurmaktadır. El Ruh ise tüm bunlara rağmen eşi ile yeni bir hayat kurmak üzere Türkiye’ye gelir. Fakat göç sürecinin getirmiş olduğu ekonomik zorluklar ile de birlikte aile içindeki huzursuzluklar artar ve çocuklar ile El Ruh için babayla yaşamak zor bir hal alır.
Kültür Anlayışında Her Şey Eril Olunca
Sürekli şiddete ve kısıtlamalara maruz kalan Meys El Ruh, Türkiye’ye geldiğinden beri tüm zorluklara rağmen çocuklarına hep iyi bir gelecek kurmak adına çalışan ve ter döken bir kadındır. Hamilelik döneminde bile çocuklarına ekmek parası bulmak üzere eve iş almıştır. Daha sonra ise bir tekstil firmasında çalışmaya devam eder. Tüm bu çabalarına rağmen kazandığı ücretler temel ihtiyaçları karşılamaya dahi yetmeyince sosyal yardımlardan da faydalanmak zorunda kalır. Fakat eşi tüm bu zorlukları görmesine rağmen çalışmamayı tercih etmektedir. Sonunda yaşadığı ekonomik, psikolojik ve fiziksel baskılara rağmen ailesi ve çevredeki insanların telkin ve zorlamalarıyla bu zulümlere göz yumarak hayat sürdürmeye çalışırken aile bağlarının artık ona zarar vermeye başladığını fark eder. Tam da bu dönemde çocuklarından birisinin okulunda, bir veli etkinliğine katılır. El Ruh hanım, Mülteciler Derneği ve onun sunduğu hizmetlerle tam da bu toplantıda tanışır. Böylelikle yıllardır süregelen baskıların sonlanması için kendisine bir kapı açılır.
Mülteciler Derneği, Ailesi için Bir Dönüm Noktası Oldu
Mülteciler Derneği psikologlarının desteği sayesinde, çocukları ve kendisi yaşadığı kaygı ve stresi daha kolay bir şekilde atlatabildi. Ayrıca boşanma sürecinde; hukuki, ekonomik veya diğer konularla ilgili tavsiyeye ihtiyaç duyduğunda her zaman kendisine ulaşan sosyal çalışmacılardan da memnundu. Dernekten aldığı güçle ve yeni bir yaşam anlayışıyla bu mücadeleyi kazandı.
El Ruh, Boşanma Sürecindeki O Olayları Şöyle Özetliyor:
“Bizim toplumumuzda boşanmış bir kadın hayatta yok olmaya mahkumdur. Çevremdeki herkes tek başıma yapamayacağımı, başımda bir erkek olması gerektiğini söyledi. Ailem beni kabul etmeyeceğini söyledi. Çocuklarımla birlikte onların yanına dönemezdim. Ya çocuklarımdan vazgeçecektim ya da kendi başımın çaresine bakacaktım. Fakat ben başardım, onların söylediği gibi yok olmadım, yok olmadık.”
El Ruh Kendi Gücünün Farkına Varmanın ve Kararlı Olmanın Tek Çözüm Olduğunu Öğreniyor.
Sürekli baskı altında olan El Ruh, boşanmasının ardındaki ilk dört ayın oldukça zor olduğunu dile getirerek, çevredeki insanların söylemleri bir yana koca bir ailenin yükünü taşımanın çok zor olduğunu anlatıyor.
Artık özgürlüğüne kavuşan El Ruh, hayatını normale dönüştürebilmek adına birçok karar almak zorunda kalır; önce çevresini değiştirmeye başlar daha sonra ailesine zarar verenleri ve hayatına olumsuz yönde müdahale edenleri hayatından çıkartır. Mülteciler Derneği’yle sürekli irtibatta olup hizmetlerinden yararlanmak için düzenli bir şekilde seanslarına devam eder. Bu süreçte derneğin onun için tek huzurlu ve güvenilir mekân olduğunu açıklamaktadır. Daha önce geçim sıkıntısı yaşayan El Ruh derneğin de destekleriyle daha iyi bir süreçte olduğunu belirtmekte ve bu güce sahip olduğundan dolayı çok mutlu hissettiğini dile getirmektedir. Ev ve iş hayatı dışında Mülteciler Derneği’nde gerçekleştirilen birçok topluluk faaliyetinde aktif olarak yer almaktan da ayrıca mutlu olduğunu ve bu tür aktivitelerin kendi yaşamında oldukça olumu etkilerini gördüğünü dile getirmektedir.
Kendini Güçlü Hissedince Diğerlerine de Kaynak Olmak İstedi, Nasıl Yararlı Olduğunu Şöyle Anlattı:
“Derneğin Sosyal Market’ine gönüllü olarak destek verdim. Kurulan Kadın Kooperatifi’nde ürettim, paylaştım, ihtiyaç sahiplerine bir el de ben uzattım. Şimdi geçmişe dönüp baktığımda tek söyleyebileceğim şey ‘İyi ki bu kararlılığımı sürdürdüm ve bu mücadeleden vazgeçmedim.’ Bizim kadınlarımız arasında çok yanlış bir inanış var. Sanıyorlar ki erkekler bizim geleceğimiz ama hayır biz hiçbir şeye katlanmak zorunda değiliz. Kendi başımızın çaresine bakabilecek güçteyiz. Tek yapmamız gereken bize bu gücü veren motivasyonu fark etmek. Ben fark ettim. Çocuklarımın hayatında babaları gibi bir örnek yer almamalıydı, haklarının arkasında durmayı bilmeliydiler. Eğer ben o zaman bu kararı vermeseydim kendi hayatımı kaybetmekle kalmayacak aynı zamanda çocuklarıma susmayı öğretecektim.”
Çaba, ve özgüven sizi hedefinize götürebilir ancak o hedefe ulaşmak için sabırlı da olalım ki sonunda Meys El Ruh gibi hayata örnek bir hikâye yazalım!
*Hikayenin kahramanını korumak amacıyla isim değiştirilmiştir.