Dünya Çocuk Hakları Gününde #HaklarımlaVarım Diyoruz

Mülteciler Derneği olarak yürüttüğümüz faaliyetlerde temel insan hakları perspektifinde ilerleyerek bireylerin haklara erişimini desteklemeyi ve hak savunuculuğu faaliyetleri ile haklara erişimlerin engellenmesini önlemeye çalışmaktayız.

Bu yıl Sosyal Uyum Çalışmaları kapsamında ikincisini düzenleyeceğimiz Çocuk Hakları Çalıştayı’nda ise çocukların haklarını tanımasını ve yasal dayanakları hakkında farkındalık kazanmasını amaçlamaktayız.

Peki, çocuk haklarının bizler ne kadar farkındayız? Çocuklar nelerle mücadele ediyor? Çocuk Hakları evrensel midir yoksa vatandaşlara özgü bir ayrıcalık mıdır? Çocuklar bu hafta #HaklarımlaVarım derken nelere dikkat çekmek istiyor? Bu yazı ile temel hak ve özgürlükler üzerinden hem sorunlara hem de bunların önlenebilmesini hedefleyen maddelere biraz daha derinden bakacağız.

Sağlıklı Yaşam Hakkı
Türkiye’nin de imzaladığı BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme (ÇHS) gereği taraf ülkeler 18 yaşından küçük her insanın ‘çocuk’ olarak kabul edilip koruması ve çocukların her türlü ihtiyaçlarının karşılamasını resmen kabul etmişlerdir. Sözleşmede sağlığa ilişkin asıl düzenlemeler 24. Madde’ de şu şekilde ortaya konulmuştur:
Taraf Devletler, çocuğun olabilecek en iyi sağlık düzeyine kavuşma, tıbbi bakım ve rehabilitasyon hizmetlerini veren kuruluşlardan yararlanma hakkını tanırlar. Taraf Devletler, hiçbir çocuğun bu tür tıbbi bakım hizmetlerinden yararlanma hakkından yoksun bırakılmamasını güvence altına almak için çaba gösterirler.

Barınma ve Korunma Hakkı
Çocuklar korunma hakkı ile her türlü ihmal, istismar ve sömürüden korunmaktadır. Fakat refakatsız kalmaları veya aile birleşimlerinin gerçekleşmemesine bağlı olarak cinsel, fiziksel, psikolojik olarak savunmasızlardır ve risk altındadırlar. Fuhuşa zorlanan ve cinsel saldırıya uğrayan mülteci çocuklarının sayısı oldukça fazladır. Ayrıca; barınma, sağlık ve temel ihtiyaçların karşılanamamasına bağlı olarak mülteci çocuklar ishal, sıtma, zatürre gibi hastalıklara yakalanmaktadırlar ve sağlık hizmetlerine ulaşamadıkları için ölmektedirler. Bu yaşanan sorunlar; çocukların temel haklarından biri olan barınma ve korunma haklarının toplumda ihmal ve suiistimal edildiğini göstermektedir.

Kimlik Hakkı
ÇHS’nin 7. Maddesine göre; Her çocuk doğumundan hemen sonra nüfus kütüğüne kaydedilme ve doğumundan itibaren bir isme sahip olma hakkına, mümkün olduğunca anne-babasını bilme ve onlar tarafından bakılma hakkına sahiptir. Çocuk mültecilerin sığındıkları ülkede bir kimliğe sahip olmaları sağlık hizmetlerinden yararlanmalarında ve okullara kaydolmalarında önemli rol oynamaktadır.

8. Maddeye göre ise; Çocuğun kimliği; uyruğu, ismi ve aile bağları dahil olmak üzere korunmalı ve saygı gösterilmelidir.Devletler çocuğun isminin, uyruğunun ya da aile bağlarının yasadışı bir şekilde değiştirilme ihtimaline karşılık çocuğu korumalıdır. Mülteci çocukların etnik kimliklerini korumak ve saygı göstermek, sığındıkları ülkeye uyum sürecini kolaylaştıran bir etmendir. Mülteci çocukların kimliklerini korumak için ana dillerinin öğretilmesi, kendi kültürlerini tanıtan etkinliklerde yer almaları sağlanmalıdır.

Eğitim Hakkı
ÇHS’nin 28. Maddesine göre her çocuk eğitim görme hakkına sahiptir. Taraf Devletler bu hakkın sağlanması ve fırsat eşitliği yaratılması için ilköğretimi tüm çocuklar için zorunlu ve para karşılığı olmadan çocuklara temin etmelidirler. Ortaöğretimin bütün çocuklara açık olmasını sağlamak ve ihtiyaç duyulan durumlarda çocuklara mali yardımda bulunmak bildirinin maddelerinden birisidir. Çocukların öğrenim sürecinde kullanacakları malzemeler ve materyaller ücretsiz bir şekilde karşılanmalıdır. Bunlara ek olarak meslek seçimi ve kariyer seçenekleriyle ilgili bilgiler bütün çocuklara ulaşılabilir hale getirilmelidir. Sürekli gelişen günümüz dünyasında çocukların çağdaş eğitim yöntemleriyle bilimsel bilgelere sahip olması sağlanmalıdır.
Olumsuz koşullar sebebiyle ülkelerinden ayrılan ya da ayrılmak zorunda kalan çocuk mültecilerin kayıp bir kuşak olmamaları için eğitimleri sığındıkları ülkelerde kaldığı yerden devam etmelidir. Okul çağına gelmiş çocukların eğitim sürecini başlatmak, gerekli olan materyallere ücretsiz erişimini kontrol etmek gereklidir. Çocukların okuma-yazma oranını artırmak ve okulu terk etme oranını düşürmek için çeşitli önemler alınmalıdır.

Özel Yaşamın Gizliliği Hakkı
ÇHS’nin 16. Maddesine göre; Herhangi bir ayrım gözetmeksizin hiçbir çocuğun özel hayatına müdahale edilemez ve her çocuk bu müdahalelere karşı yasa ile korunma hakkına sahiptir.
Aynı şekilde hiçbir çocuğun onuruna ve itibarına yönelik müdahalelerde ve saldırılarda da bulunulamaz. Çocuğun bulunduğu aile yaşamının gizliliği de bu hakka dahildir. Özel hayat, yalnızca dört duvar arasında yaşanan, kimsenin görmediği yaşantı değil; herkesin bilmediği, kişinin ancak kendi isteğiyle başkalarıyla paylaşılabilen kişisel yaşantılar ve bilgileri kapsar.

Eğlenme ve Oyun Hakkı
Oyun oynamak çocuklar için beslenme, barınma, sağlık ve eğitim gibi en temel ihtiyaçlardan birisidir. Oyun, gelişim dönemindeki çocukların fiziksel, duygusal, zihinsel ve sosyal gelişimlerine büyük katkıda bulunur. Çocuklar oyun oynarken sadece eğlenmekle kalmaz, merak eder, araştırır, öğrenmeye ve hayatı anlamlandırmaya başlar. Toplumda oyunun öneminin kavranmasıyla birlikte, oyun oynamak yasalarla güvence altına alınmış bir kavram haline gelmiştir. ÇHS’nin 31. maddesine göre; Taraf devletler çocuğun dinlenme, boş zaman değerlendirme, oynama ve yaşına uygun etkinliklerde bulunma konusunda çocuklara uygun ve eşit fırsatlar sağlamayı taahhüt ederler.1990 yılında Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni imzalayan Türkiye de çocuk oyun hakkının ülke politikalarında, programlarında ve hizmetlerinde uygun bir şekilde korunacağı ve geliştirileceğinin teminatını vermiştir.

Katılım Hakkı
ÇHS’de yer alan katılım hakkı, çocukların toplumda aktif olarak rol oynayabilmeleri gerektiğini kabul eder. Bunun yanı sıra sözleşmede yer alan madde 12’ ye göre; Kendini ilgilendiren her konuda çocuğun görüşünün dinlenmesi ve dikkate alınması gerekir.
Çocukların yaşamlarını etkileyen konularda topluma sunabileceği kendilerine özgü perspektifleri ve deneyimleri vardır. Toplumda çocuklara söz hakkı vermek onlara sorumluluk duygusu aşıladığı gibi, onları “kendi yaşamlarını ve toplumlarını şekillendirebilen hak sahiplerine” dönüştürür. Özellikle katılım fırsatı, mülteci çocuklar gibi dezavantajlı çocuklara içinde bulundukları topluma uyum sürecinde fayda sağlar. Ayrıca, uyum sürecinde yaşadıkları sorunları özgürce ifade ederek çözüm oluşturmada önemli bir rol oynayabilirler. Yetişkinler, çocukların katılım hakkını dikkate alıp, çocuklara toplumda yer alma fırsatını vermelidirler.

Maslow hiyerarşisinde belirtildiği gibi her birey temel gereksinimlerini karşılama, güvenlik, ait olma, saygı ve kendini gerçekleştirme ihtiyaçlarına sahiptir fakat tüm bunlar ihtiyaç olduğu kadar ‘hak’ olarak çocukluktan itibaren kazanılmıştır ve devletler tüm bu hakları hiçbir ayrımcılık gözetmeksizin korumak ve sağlamakla yükümlüdür.